Merhabalar herkese. Koca yazı bitirip giriverdik Eylül'ün hafif melankolik havasına. Mutfaklarda tatlı telaşeler var şimdi. Genci-yaşlısı, ev hanımı-çalışanı çok da fark etmiyor aslında. Biz kadınlar tedbiri severiz.
Kimi bir iki kavanoz keyfine yapar kış hazırlığını, kimi hiç yaz gelmeyecek gibi doldurur da doldurur kiler dolabını...
Amerikalı bilim adamları araştırsa biriktirmenin verdiği rahatlama duygusunu, çok mantıklı sonuçlara ulaşırlar.
Türk anneleriyle yapılırsa bu çalışma bence daha başarılı olur. Artan beş kayısıyı, üç şeftaliyi çürümeden değerlendirmek de mutluluk verir bize. Mis gibi bir meyve suyu, güzel bir marmelat olarak sofraya koymayı...
Yani biz kadınlar değerlendirmeyi severiz. Bazen istediğimiz ayakkabıya bir çuval parayı verip, eşimize ne kadar tasarruflu olduğumuzu anlatırken şeftali ve kayısıları meyve suyunu, marmeladı örneklemeyi de çok severiz.
Bazılarımız, yani hazırlık miktarını abartan bazılarımız havalar ısınırken paniklemeye başlar. “Yeni kayısılar, domatesler, fasulyeler, erikler çıkacak. Aman Allah'ım ben bunları ne yapacağım” diye.
Mutfakta üst üste, konserve veya donmuş sebzeler pişer. 10 gün sonra yeni çıkacak yerli domatese ayıp olmasın diye evdeki bitirilmeye çalışılır. Konu komşuya sorulur. “Fasulye ister misin? Biber lazım mı” gibi cümlelerle. Her çabaya rağmen kalan stoklar artık sıcak yaz günleri bastırırken, gizlice evden çıkarılır. Bir şekilde imha edilir...Doğuştan aşırı şanslı, kıskanılası bir grup da vardır tabii aramızda. Her şeyini annesi, kayınvalidesi hazırlar. Arkadaşlar, bu seneki şöyle olmuş, geçen seneki böyleydi diye değerlendirme bile yapar. Sen haldır haldır domates soyarken, ay sağ olsunlar hiç yormuyorlar beni diyerek havasını atan o hain kadın grubundan bahsediyorum. Sonuçta kısmet tabii, alnımıza ne yazıldıysa o...
Zaman içinde kolaylaşan her şeyle beraber, hatta belki daha büyük bir hızla mutfaktaki işler de kolaylaştı. Elimizin altında çeşit çeşit mutfak robotlarıyla meyveleri pratik bir şekilde istediğimiz tarife hazırlayabiliyoruz. Eskiden ön haşlama işleminden sonra elle bastırarak kevgirden geçirilen meyveler artık robottan geçirip, direk kaynatarak marmelat haline geliyor. Mesela benim tarifimde televizyon seyreden eşin önüne konan kayısılar özenle ayıklanır! Gayet pratik tarifle hazırlanır.
Miss gibi marmelat olarak kavanozlara doldurulur. Yukarıda bahsettiğim üzere tüketilmeyip de artan marmelat olursa soğuk su, limon ve şeker ilavesiyle nefis meyve sularına dönüşür. Bizim evde sistem böyle efendim, herkese sevgiler...
Reçel Yapmanın Püf Noktaları'na mutlaka bakmanızı öneririm.
Malzemeler:
- 1 kg kayısı
- 2 su bardağı toz şeker
- 1 çay kaşığı limon tuzu
Yaplışı:
Kayısıların çekirdeklerini ayıklayıp, robottan geçirin. Püre haline getirin. Tencereye alıp, üzerine toz şeker ekleyin. Ocağa alın. Orta ateşte kaynamasını bekleyin. Her tarafı eşit kaynayınca ateşi biraz azaltılıp marmelat kıvama gelene kadar kaynatın. Biriken köpüğü kaşıkla alın. Limon tuzunu ekleyin. 1-2 dakika daha kaynatın. Konserve şeklinde vakumlayarak saklamak isterseniz kaynar şekilde kavanozlara doldurun. Temiz ve kuru kapağı sıkıca kapatın ve ters çevirin.
Püf Noktası:
Ne kadar kayısı kullanacaksanız yarısı kadar toz şeker eklemeniz tarif için yeterli. Eğer marmelatınız biraz sulu olduysa, bir kaç gün güneşlendirip kavanozlara doldurabilirsiniz.